Türk kahvesi, Türk kültüründe önemli yere sahip Osmanlı Döneminden günümüze kadar gelmiş bilinen en eski kahvedir. Kendine has tadı, köpüğü, kokusu, sunuluş biçimiyle özgün bir kimliği ve geleneği vardır. Telvesi ile ikram edilen tek kahve türü olan Türk kahvesi geleneklerimizi yaşatmaya devam ediyor.
“Kaliteli Kahve Lezzetin Anahtarıdır”
Diğer kahve türlerine göre, daha kıvamlı, yumuşak ve aroması güzel olan bu kahve kendine özgü enfes kokusu ve özel köpüğü ile diğer kahvelerden kolaylıkla ayırt edilebiliyor. Kahve tutkunları tarafından, kaynatılarak içilebilen tek kahve olarak kabul edilen Türk Kahvesi geçmişimizi damaklarımızda enfes lezzetiyle hatırlatıp tatlandırmak için yapılan tek kahve türüdür. Tarihi kadar pişirilmesi ve yapımının da önemli bir nokta olduğunu ifade eden ilçemiz Fatsa’da sevilen esnaflardan Melanoid Kafe işletmecisi Eren Odabaş;
“Bu kahve tarihimizden gelen bir lezzet. Türk kahvesi, Türk kültüründe önemli yere sahip Osmanlı Döneminden günümüze kadar gelmiş bilinen en eski kahve özelliğini taşıyor ve bizde bu lezzeti yarınlara aktarmaya çalışıyoruz. Kendine has tadı, köpüğü, kokusu, sunuluş biçimiyle özgün bir kimliği ve geleneği var. Telvesi ile ikram edilen tek kahve türü Türk kahvesidir.Türk kahvesi, özel bir içecektir ve onun tadını çıkarmak için bu eşsiz lezzetin inceliklerine dikkat etmek önemlidir. Türk kahvesi, kaliteli kahve çekirdekleriyle yapılmalıdır. İyi bir Türk kahvesi yapmak için öğütülmüş taze kahve çekirdekleri tercih edilmelidir. Kaliteli kahve, lezzetin anahtarıdır. Öncelikle Türk Kahvesini 9 gram teklif kahve ve 90 gram ılık suyla yapıyoruz. Kahveyi yaparken özellikle kahve ve su oranına dikkat etmek gerekir. Her fincan için yaklaşık 1 tatlı kaşığı Türk kahvesi kullanılmalıdır. Su miktarı, fincan sayısına göre ayarlanmalıdır. Cezvemizin ise dışı bakır, içi alüminyum olması gerekmekte. Örneğin, 2 fincanlık bir cezve kullanıyorsanız, 2 fincan su eklenmelidir. Türk kahvesini yaparken bir diğer önemli etken şeker dengesidir. Türk kahvesi genellikle şekerle veya sade içilir. Şeker miktarı kişisel tercihlere bağlı olarak ayarlanabilir. Ancak geleneksel olarak, bir fincan Türk kahvesi için 1-2 çay kaşığı şeker kullanılır. Kahve pişirilirken düşük ateşte pişirilmelidir. Kahve, yavaşça kaynamalı ve köpürmelidir. Kaynamaya başladığında, köpük oluştuğunda ve kabarıp taşmaya başladığında ateş kısılmalıdır. Kahve kaynarken dikkatli olunmalıdır, çünkü hızlı bir şekilde taşabilir.Türk kahvesini önce 30 saniye boyunca ısıtıyoruz, ardından kademeli olarak ısısını düşürerek yapıyoruz. Taşmayı önlemek için ateşi düşürmek ve köpüğün üzerine hafifçe vurarak taşmasını engellemek mümkündür bu şekilde kahvede hem güzel hemde oturmuş bir tat elde etmiş oluruz. Türk kahvesini demleme süresi de çok önemlidir. Kahve kaynadıktan sonra, demleme süresi için birkaç dakika beklemek geleneksel bir yöntemdir. Toplam bir, bir buçuk dakika içinde kahvemizin hazır olmasını bekliyoruz. Bu, kahvenin lezzetini ve aromasını artıran önemli bir husustur. Türk kahvesinin üzerindeki köpük, lezzetin önemli bir parçasıdır. İnce ve kremamsı bir köpük elde etmek için kahveyi dikkatlice karıştırmak ve köpüğün üzerine koymak gereklidir. ” dedi.
” Bir Fincan Kahvenin Kırk Yıl Hatrı Vardır ”
Yapımı , tarihi dokusu önemli olan bu kahvenin bir önemli özelliği olan Bir Fincan Kahvenin Kırk Yıl Hatırı vardır sözünü senelerdir Türk geleneklerinde yaşattığımızı ifade eden Odabaş;
” Evet bu söz dedelerimiz den kalma geçmişimizden kalma bir söz ve anlamıda çok büyük. Geçmişten gelen deyimimiz ve atasözümüz olan ”Kırk Yıl Hatır”ın arkasında da bir yaşanmışlık var. Rivayete göre ; Bir gün Rum bir gemi kaptanı, gemisini limana yanaştırır daha sonra Üsküdar’da gezmeye çıkar. Dolaştığı esnada Üsküdarlı bir kahve satıcısı, kaptanı dükkanına davet edip kahve ikram eder. İkili güzel bir sohbete koyulurlar, dertleşirler. Gitme vakti gelen kaptan, kahveci ile vedalaşır ve denizlere açılır. Aradan tam 40 yıl geçer. Rumlar büyük bir isyan çıkarır ve ele geçirdikleri Türkleri esir olarak tutarlar, bu kargaşada bizim Üsküdarlı kahvecide esir düşmüştür. Ömrünün son demlerini esir olarak geçirip orada öleceğini düşündüğü o anlarda gözleri bir çift göz ile buluşur. Aradan geçen 40 yıla rağmen birbirlerini hemen tanırlar. Rum Kaptan derhal Üsküdarlıyı kurtarıp özgürlüğüne kavuşturur. Dilimizden düşürmediğimiz ”Bir Fincanın Kırk Yıl Hatrı Vardır” sözünün arkasında bu hikaye vardır. Bu şekilde geleneklerimizi bu sözle evlerimize yada iş yerlerimize gelen misafirlere söylüyoruz ve geleneklerimizi yaşatıyoruz.” dedi.
Haber: Engin Yüksel
#fatsasondakikahaber