Okuma Süresi:1 Dakika, 57 Saniye

Yıllar boyunca sofralarımızdan eksik olmayan bakır sahanlar, maşrapalar, çeşmelerden su taşıdığımız kovalar, bakraçlar günümüzde birer özlemli objeye dönüşürken, Fatsa ilçemizde kalaycılık mesleği son dönemlerini yaşıyor. Kalaycı ustası Serkan Özçelik, bakırdan üretilen tencere ve tavanda pişen yemeklerin daha güzel olduğunu ve bu yüzden insanların bakıra yöneldiğini dile getiriyor.

İlçenin Sakarya Mahallesinde kendi dükkanında bakırcılık ve kalaycılık işini zar zor sürdürdüklerini belirten kalaycı Serkan Özçelik, “Kalaycılık, emek ve sabır ister. Kolay değildir ocakta yanan ateşin önünde saatlerce bakır kalaylamak çok zahmetli bir iştir. Çocuk yaşlarımızda seyretmekten zevk aldığımız kalaycılık, gelişen teknoloji ve hayat şartları sebebiyle maalesef kaybolmaya yüz tuttu.
Teknolojinin getirdiği yaşama eşlik edemeyen birçok meslek dalı gibi teknolojiye yenilmiş kalaycılık mesleğini yaşamasına katkı sağlamak için bu mesleği halen sürdürüyorum. Ustasının elinde parlatılan bakır kalaylar, emeğin karşılığı ile şık ve zarif bir güzellikle sofralarımıza yerini alır. Ata yadigarı mesleklerden olan kalaycılığın Fatsa’mızda son temsilcilerindenim. Babamın yanında çocuk yaşlarda çırak olarak başladım ve  meslekte 25 yıldır ateş üzerinde el işçiliği yaparak ekmeğimi kazanıyorum. Kalayın en çok bildiğimiz yönü Türk mutfağıyla özdeşleşmiş olan bakır kaplarla ayrı düşünülemez oluşudur. Kalay, bakıra sürülen cıva gibi parlak bir maddedir. Kalay olmazsa bakır kap kullanılmaz. Biz kendi dükkanımızda bakır kaplar kalaylanıyor. Yemek yapılan ve yenen kapların hepsi kalaylanmak zorundadır. Ama su ve bal koyulan kaplar kalaylanmaz. Çünkü kalay bir yerde bakırı tuzdan korumak için yapılır. Yemeklerde de her zaman bir miktar tuz bulunur. Bakırın düşmanı tuz ve ayrandır. Tuz olmayan yemekleri bakır kap kalaylanmadan da kullanabilirsiniz.” dedi.

“Bakır kapta yapılan yemeğin lezzetini bilenler bakır kaptan vazgeçmedi”

Bakır kaplar ince ve kalın bakırdan olmak üzere ikiye ayrıldığını hatırlatan Serkan Özçelik, ” İnce bakırlar üç dört ayda, kalın bakırlar ise yedi ay ve bir sene arasında değişir. Bu ateşle orantılıdır. İnce bakır ateşe daha az dayanıklıdır, kalayı daha çabuk yıpranır. Kalay ateşten etkilenir. Bakır kapta yapılan yemeğin lezzetini bilenler bakır kaptan vazgeçmedi. İnce kaptan yapılmış bakır kap kullananlar çok sık kalay sorunundan dolayı vazgeçtiler. Kalın kapları kullananlar kalayı uzun süre dayandığı için vazgeçmediler. Çok fazla bir şey yoktur, genel de mutfakta kullanılan kapları kalaylarız. Kalayı şu şekilde yapıyoruz. Önce kalaylanacak kabı kostik denen bir maddemiz var, önce ona sokarız. Sonra tavlarız sonra tuz ruhu süreriz, sonra cüruf taşımız vardır cüruf taşından yıkandıktan sonra kap kalaya hazır olur. Sonra kalaylamaya sıra gelir. Önce nışadır atılır, kalay erir ve pamukla her tarafına süreriz” diye konuştu.

Haber: Engin Yüksel / Fatsa Son Dakika Haber

#fatsasondakikahaber