
Murat Özden Muhasebe Bürosunda çalışan Sevda Özden bir yandan muhasebe işi ile ilgilenirken bir yandan ise sevdiği işi, sanatını icra ediyor. Yaptığı resimlerle beğeni toplayan Sevda Özden aynı anda iki işi yapmaktan oldukça keyifli. En büyük isteği ise kendine ait bir atölye ye sahip olmak ve orada hem kendini hem de bilgilerini yeni kuşaklara aktarmak olduğunu söyleyen Özden sözlerine şöyle devam etti; “Ağırlıklı olarak resimle ilgileniyorum. Sosyal medyada kendime ait sayfam var oradan da siparişlerim satışlarım oluyor. Buraya gelen müşteriler de beğeniyor. Sakarya ortaokulunda Ercan Beyden, Şeyma Hanım’dan, Sevda Hanım’dan, çok değerli hocalarımızdan dersler aldık. 7-8 yıldır bu işin içindeyim ama lise yıllarımda da vardı resim yapma kabiliyetim. Daha sonra kurslara gidince daha çok pekişti. Kurslardan sonra da kendim çalışmaya devam ettim. Her yıl kültür sarayında ve halk eğitim merkezlerinde sergilerimiz oluyor. Talep olunca ve istediğin fiyatta da anlaşınca iyi bir kazanç elde ediyoruz. Fakat emeğin de altında çalışmak istemiyorsun. Malum malzeme fiyatları, boyalar, tuvallerin fiyatları çok arttı. Artan fiyat artışları nedeni ile resimler insanlara pahalı geliyor. Yine de iyi kazanç sağlıyoruz” şeklinde konuştu.
“Konsantre işi”
Resim yapmanın konsantre işi olduğunu ve yağlı boya ile çalıştığını anlatan Sevda Özden bir gününden bahsederken resimlerini ne kadar sürede yaptığını anlattı; “Genelde bir günüm muhasebe ile ilgili işlerimi hallettikten sonra resmimin başına geçiyorum. Resim konsantre olarak yapılacak bir şey. Bazen öyle zamanlar oluyor ki hiç resim yapasım gelmiyor. Ama çok fazla mesai harcayarak yaptığın en ağır resmi bir ayda bitirebilirsin hatta sürmez bile” dedi.
“Daha iyi olabilirdi”
Çocuk Gelişim bölümünü okuduğunu ve okul yıllarında da resim yapmakta aktif olduğunu söyleyen Özden kendini şöyle açıkladı; “Yeteneğim lise yıllarında vardı aslında fakat üzerinde pek durmadım. Resim üzerine ilerleyip bu alanda eğitim alsam daha iyi olurdu tabi. Çocuk gelişim üzerinden eğitim aldım fakat resim yapmaya da devam ediyordum. Okuldayken hikâye kartlarını, afişleri ben yapardım.
Bu yeteneğim üzerine ilerlemeyi hiç düşünmedim, belki biri beni yönlendirseydi daha iyi olabilirdi. Ama yine de vazgeçemiyorum resim yapmaya devam ediyorum. Şu ana kadar 30 tane tablom vardır ama elimde değil birçoğu. Eserlerimi verirken üzülüyorum. Onlar benim kıymetlim. Hatta bir resmi iki üç defa yaptığında da resimler aynı olmuyor. Vermeye kıyamıyorsun. Yıllar sonra onu gördüğümde ‘aa ben bunu nasıl yapmışım’ diyorum, bir hata arıyorum ya da ne güzel çalışmışım diyorum” dedi.
“Atölyem olsun”
Daha iyi ressamlardan ders almak istediğini belirten Sevda Özden bilgilerini gelecek kuşaklara da aktarmak ve hem öğrenip hem öğretmek istediğini şöyle açıkladı; “Örnek aldığım ressamlar var. Öyle bir ressamdan ders almak isterdim. Burada öyle eğitim verebilecek birileri yok. Her hocanın tekniği, tarzı, çalışma stili farklı. Bir de resimde çok çeşit var. Dokulu çalışmalar, materyal çalışmalar, fotoğraf tipi çalışmalar var. Ben hep yağlı boya ile çalışıyorum. Çok tarz resimler var. Ama herkes her resmi sevmiyor. Güzel bir atölyem olsun isterdim. Resim yapayım, çalışayım orda… Atölyede resmin bütün çeşitlerini, bütün tekniklerini öğrenip uygulamak isterim.
Aynı zamanda atölyemde çalışıp yanımda birini yetiştirmek de isterdim. Ben de benden çok değerli kişilerden bilgi alayım onlardan bir şeyler öğreneyim isterdim” dedi ve resim yapmaktan vazgeçemeyeceğini belirtti.